sakarya escort
Yiyiniz iciniz ancak israf etmeyiniz (Araf 31)
lezzetler.com yemek tarifleri paylaşım sitesi

Yemek Tarifleri > Diğer Konular > Türk Kahvesi (5 adet - 70,358 defa bakıldı)

Türk Kahvesi


Fotoğraflı Yemek Tarifleri

Ana Sayfa
Video Yemek Tarifleri
Yemek Galerileri
Ana Yemek Tarifleri
Tatlı Tuzlu İkram Tarifleri
Yöresel Yemek Tarifleri
Geleneksel Yemek Tarifleri
Etnik Yemek Tarifleri
Dünya Mutfaklarından Yemek Tarifleri
Diyet Yemek Tarifleri
Markalardan Yemek Tarifleri
Bebek Yemek Tarifleri
Vejetaryen Yemek Tarifleri
Osmanlı Yemek Tarifleri
Kamp Yemek Tarifleri
Sebze Yemek Tarifleri
Meyve Tarifleri
Kırmızı Et Yemek Tarifleri
Av ve Kümes Etleri Tarifleri
Balık ve Deniz Ürünleri Yemek Tarifleri
Sakatat Yemek Tarifleri
Çerez Tarifleri
Tahıl Yemek Tarifleri
Diğer Malzemelerden Yemek Tarifleri
Pişirme Yöntemlerine Göre Yemek Tarifleri
Tatlarına Göre Yemek Tarifleri
Kolay Yemek Tarifleri
En Yeni Yemek Tarifleri
Malzemeye Göre Arama
Genel Konular
Besinlerin Değerleri
Şifalı Bitkiler
Aşçılığın Püf Noktaları
Sofra Düzeni ve Servis
Mutfak Takımları
Yemek Hakkında Sözler
Yemek Rüyaları
Yemek Fıkraları
Diğer Konular
Sağlık Konuları
Site Hakkında
Makaleler
Söyleşiler
Anketler
Mütevazı Lezzetler®

Üye Girişi
Üye Ol


Türk Kahvesi

gül
Şef Aşçıbaşı
Şef Aşçıbaşı

Kayıt: 08.08.2007
Mesajlar: 10638
Şehir: izmit
Kısa URL: https://ml.md/lc174915
Gönderme Tarihi: 04.Kas.2023
131 defa indirildi / yazdırıldı




Türk kahvesi Türk kültüründe özel bir yere sahiptir ve hazırlanması oldukça özen gerektirir. Kahve taneleri öğütülür ve bir cezve içinde ısıtılan su ile karıştırılarak pişirilir. Pişirme sırasında kahve telvesi cezvenin dibinde biriken ve kendine özgü köpüğü oluşturan kahve köpüğüne dönüşür. Türk kahvesi küçük fincanlarda servis edilir ve genellikle şekersiz tüketilir.



Türk Kahvesi

Somuncu
Türkçe Admin
Türkçe Admin

Kayıt: 25.05.2007
Mesajlar: 5856
Şehir: Ankara
Kısa URL: https://ml.md/lc172339
Gönderme Tarihi: 29.May.2023
153 defa indirildi / yazdırıldı




Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı

Dünya kahve tarihinde Osmanlıların payı büyüktür. 1500’lü yıllarda Kızıldeniz’in iki yakası ve Yemen’in ele geçirilmesiyle Osmanlılar kahveyi tanımışlardır. Kahve ilk kez İstanbul’a Kanuni Sultan Süleyman zamanında Yemen Valisi Özdemir Paşa tarafından getirilmiştir.
Kahvenin Yemen’den İstanbul’a gelmesiyle birlikte kahve hemen benimsenmiş, çok kısa sürede toplumun tüm katmanlarında yaygınlaşmış ve bir anlamda imparatorluk içeceği olmuştur. 1550’li yıllarda İstanbul’da ardı ardına kahvehaneler açılmaya başlanmıştır.
Evliya Çelebi seyahatleri boyunca Osmanlı topraklarında ziyaret ettiği yerlerde sayısız kahvehane anlatır. 1630’larda, İstanbul’da 55 kahvehaneden bahseder; bu kahvelerde yaklaşık 100 ocakçı ve çırak çalışmakta, en azından 500 kişi kahve işinden para kazanmaktadır.
Kahvenin Avrupa’ya yayılması da Türkler aracılığı ile olmuştur. Osmanlı sınırları dahilindeki Avrupa topraklarında kahve zaten tanınmaktaydı. Osmanlı sınırları dışında kahvenin yayılmasında İstanbul ile yakın ticari ilişkiler içinde olan Venedik ilk adımlardan biri oldu. 1582 yılında İstanbul’daki Venedik elçisi İstanbul’da herkesin gün içinde sık sık bir araya gelip kara renkli sıcak bir içecek içtikleri mekanlardan bahsetmiştir. Aynı yıl Sultan III. Murad’ın oğlu şehzade Mehmet için yapılan sünnet düğünü şenliklerinde kahveci esnafı da yer alır. Padişahın önünden geçen alayı resmeden Surname-i Hümayun’da tekerlekler üzerinde alaya katılan kahvehane tasviri de vardır. Kahveciler ilk kez bir resmi geçitte yer almıştır.
Kahvenin Avrupa’ya yayılışı çoğu kez anlatıldığı gibi 1683 yılındaki Viyana kuşatmasıyla olmamıştır. Bu tarihten çok önce pek çok Avrupa kentinde kahve bilinmekteydi ve kahvehaneler açılmıştı.
Türk kahvesinin hazırlanış ve ikram biçimleri de zaman içinde değişime uğramıştır. Kahve ilk başta daha çok kamusal alanda içilir ve büyük ibriklerde kaynatılarak yapılır, ilk kahve fincanları da neredeyse çorba kâsesi kadar büyük olurdu. Zaman içinde cezveye geçiş olmuş, kahve kapları küçülmüştür. Fincanlar 18. yüzyıldan itibaren önce zarf içinde kulpsuz, yıllar sonra da kulplu olarak ortaya çıkar. Bütün bu süreçte, en önemlisi kahve ikramı adeta bir ritüel haline gelmiştir, Türk usulü kahve ikramı apayrı bir kahve kültürü oluşturmuştur. Bir fincan kahve içmek aynı zamanda bir iletişim aracıdır. Türk kahvesi, kahvenin kavrulmasından öğütülmesine, pişirilmesinden sunulmasına, kahve yudumlanırken yapılan sohbetten kahve falı bakmaya uzanan bambaşka bir dünya sunar. Bütün bu ritüelleri ve gelenekleriyle Türk kahvesi UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras listesine girmiştir.
Günümüzde Türk kahvesi günlük telaş içinde bir nefes alma molası gibidir. Türk kahvesi ayak üstü içilen, ele alıp sokakta yürürken içilen bir kahve değildir. Çok kısa da olsa bir itina ister, bir yudum kahve için birkaç dakika bile olsa zaman durur, o bir yudum kahvenin hakkı verilir. Bir fincan kahvenin kırk yıllık hatırı var denir, bir fincan Türk kahvesinin ise tarihten bu yana süzülen kültürüyle öğreteceği çok şey vardır.


Türk Kahvesi

Somuncu
Türkçe Admin
Türkçe Admin

Kayıt: 25.05.2007
Mesajlar: 5856
Şehir: Ankara
Kısa URL: https://ml.md/lc170823
Gönderme Tarihi: 13.Mar.2023
415 defa indirildi / yazdırıldı




Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan Türk kahvesi, Osmanlı İmparatorluğu'ndan günümüze kadar gelmiş eski kahve hazırlama ve pişirme metodudur. Kendine özel tadı, köpüğü, kokusu ve sunumu ile özgün bir geleneğe ve yere sahiptir. Telve ile ikramı yapılan tek kahvedir. Kahvenin kökeni Arap yarımadası olarak bilinir. Türk kahvesinin tarihi kökeni 10. yüzyılda yaşayan Arap doktoru Rhazes'e dayansa da kullanımı milattan sonra 575 yıllarına dayanır. Türk kahvesi tarihi Arap Yarımadası'nda kahve meyvesi kaynatılarak elde edilmiştir. Bu hazırlama ve pişirme metodu ile gerçek kahve, kendi lezzetine ve aromasına kavuşmuştur.
Kahve, Yemen'den Mekke ve Medine'ye, oradan da 15. yüzyıl sonlarında seyyahlar aracılığı ile İran'a, Mısır'a ve Türkiye'ye yayılmıştır. Türklerin kahve ile tanışmasının ortaya atılan iki rivayeti vardır. Bunlardan ilki 1554 yılında Suriyeli iki girişimci tarafından kahvenin İstanbul'a getirilmesidir. İkinci rivayete göre ise Yavuz Sultan Selim zamanında Yemen Valisi Özdemir Paşa kahve çekirdeklerini İstanbul'a getirmiştir ve onun sayesinde saray kahve ile tanışmıştır. Saray teşkilatına kahvecibaşı tahsil edildikten sonra günden güne kahveye olan ilgi artmıştır. Padişah için kahve oldukça önem arz ettiğinden kahvenin yanında içilecek su da özel olarak Gümüşsuyu'ndan getirilmeye başlanmıştır. Ardından zamanla Türk kahvesi kültürü evlere yayılmaya başlamıştır. Türkler tarafından yepyeni hazırlama metodu ile Türk kahvesi güğüm ve cezvelerde pişirilmeye başlanmıştır. 1554 yılında Tahtakale'de ilk kahvehane hizmete açılmıştır.
Kahvenin tarihçesi ile ilgili çeşitli efsaneler anlatılmıştır. Türk kahvesinin ilk icadı 3. yüzyıldır. 3. yüzyılda Etiyopyalı Khaldi adındaki bir keçi çobanı tarafından keşfedilmiştir. Çoban, keçilerinin uyarıcı kırmızı çekirdeklerini yedikten sonra çocuk gibi enerjik hareketler sergilediğini fark etmiş ve kahveyi keşfetmiştir. Kendisi de denedikten sonra verdiği hissi sevince diğerlerine haber vermiş ve kahve bugünlere gelmiştir.
Diğer bir efsaneye göre ise, Yemenli Şeyh Şazili'nin 14. yüzyılda kahveyi ilk içen kişi olduğudur.




Türk Kahvesi Hakkında

altın pençe
Aşçıbaşı
Aşçıbaşı

Kayıt: 26.10.2020
Mesajlar: 27
Şehir: Mardin
Kısa URL: https://ml.md/lc153757
Gönderme Tarihi: 28.Ekm.2020
273 defa indirildi / yazdırıldı




1543 yılında dönemin Yemen Valisi Özdemir Paşa?nın İstanbula getirdiği kahve, Türkler tarafından yeniden yorumlanan pişirme tekniğiyle Türk Kahvesi adını aldı. Bugün, "40 yıl hatırı kalsın" diye sevilerek tüketilen Türk Kahvesi, tüm dünyanın ilgisini çeken bir lezzet.
Osmanlı?dan günümüze uzanan bu lezzet, isteğe göre, şekersiz, orta şekerli ve şekerli içilebiliyor. Türk Kahvesi, Türkiyenin farklı bölgelerinde farklı damak zevklerine göre servis ediliyor.



Türk Kahvesi

Cankat
Şef Aşçıbaşı
Şef Aşçıbaşı

Kayıt: 04.04.2009
Mesajlar: 725
Şehir: İzmir
Kısa URL: https://ml.md/lc35415
Gönderme Tarihi: 14.Nis.2009
2,473 defa indirildi / yazdırıldı




THY Skylife

Kız isteme merasiminin olmazsa olmazı, hoşsohbetlerin vazgeçilmezi, uykusuz gecelerin yareni... Nasıl alırdınız; sade, şekerli, yandan çarklı?
Kahvenin İstanbul'a gelişi, 16. yüzyılın ortalarına rastlar. Kanunî Sultan Süleyman devrinde Habeşistan Valisi Özdemir Paşa'nın ülkesine dönerken getirmesi ile kahve, önce saraylarda, konaklarda içilmeye başlandı. Kısa sürede de tiryakisi olundu. Taze elden taze kahve içme'nin zevkine varılmıştı. Sarayların, konakların, yaşları onaltıyı geçmeyen üç kahveci güzeli, gelen konuklara bir yudum acı kahveyi 'perikızları' gibi görsel bir ziyafet içinde özenle sunarlardı. Ve bu törende kullanılan kahve takımları göz kamaştırırdı. Sanat, zarafet, zenginlik, gençlik, güzellik birbiriyle bütünleşir, kahve içmek bir şölene dönüşürdü. Zamanla kahve içme geleneği tüm topluma yayılarak köylere, çadırlara kadar ulaştı. Halk arasında, köylerde, çadırlarda da kahveyi genç kızlar sunardı. İnsanın gönlünü ne tazeler, / Taze elden pişmiş, / Taze kahve tazeler.

SABAH KAHVESİ
Zaman içinde kahve, ziyaretlerin de itibarlı ikram aracı olmuştu. Örneğin kız görme, kız isteme, evlilik, nişan, düğün, doğum tebrikleri, dinî bayram ziyaretleri, nezaket ziyaretleri hep bir saatlik kahve içme süresinde yapılırdı. Bir acı kahvemizi içmeye gelin sözü, kısa süreli bir ziyarete davetti.
Genellikle bu kısa ziyaretler kadınlar arası sabah kahvesi' toplantılarında gerçekleşirdi. Kadınlar, kızlar, yaşlılar, gençler, sabahın erken saatlerinde günlük ev işlerini tamamlayıp sabah ona kadar hazırlanmış olurlardı. Çünkü komşular, yakın akrabalar, arkadaşlar, dostlar, haber vermeden sabah kahvesine her an gelebilirlerdi. Onla on iki arası, her ev için açık bir davet zamanıydı.

KUŞ AĞZINDA HABER
Bu kahve meclisinde günlük dedikodular, tatlı ve acı olaylar dile getirilir, ileriye dönük bazı programlar yapılır, bu arada ev sahibesi, genç kızlar, gelinler, varsa evin hizmetlileri, en şık kahve takımlarıyla kahve sunarlardı. Mücevher gibi süslü zarflı fincanlardan yudum yudum içilen kahveler bittiğinde, Neyse halım çıksın falım diyerek, fincan üç kere çalkalanıp tabağa ters çevrilir; üç kere de işaret parmağıyla fincanın dibine vurularak niyet tutulurdu. Bu topluluklarda yaşam felsefesi olan, fal bakabilen bir kadın mutlaka bulunurdu. İstek üzerine soğuyan fincanı alıp çok çeşitli konuları kendince dile getirerek pozitif düşünceleri, öğütlerini, yol göstermeleri, fal bakarak karşı tarafa iletirdi. Neler çıkmazdı ki küçücük fincandan. Balık gibi kısmetler, kuş ağzından haberler, uzun yollar, kem gözler

İKRAMI BİR TÖREN GİBİ
Sosyal yaşamda anlam kazanan kahve için saraydan konağa, köy evinden çadıra kadar kullanılan çok çeşitli ve sanatla taçlandırılan malzemeler yapılmıştı. Ailelerin zenginliğine göre malzemenin kalitesi değişebilirdi. Her evin kahve takımlarının toplandığı özel bir yeri vardı.
Ve düğün armağanı olarak zarflı, gümüş kahve fincanları götürmek gelenektendi. Ayrıca kahve tepsileri de armağan olarak gönderilirdi. Şimdi çeşitli kahve araçlarına şöyle bir değinelim: Madenden yapılan kahve kavurma tavasının içine çiğ kahve konur, ateşe sürülürdü; uzun kahve kaşığıyla karıştıra karıştıra kavrulurdu. Sıcak kavrulmuş kahve, ahşaptan kahve soğutucu kaba boşaltılırdı. Soğuyan kahve, yine ahşaptan kahve dövme dibeğine dökülür ve elle dövülerek dibek kahvesi elde edilirdi. Bazı tiryakiler sadece dibek kahvesi içerlerdi. İsteyen kahvesini, pirinç ya da bakırdan yapılan kahve değirmenlerinde öğütürdü. Öğütülen kahve, ahşaptan, madenden, seramikten kahvelik şekerlik kaplarında muhafaza edilirdi. Bakırdan yapılan acı kahve pişirme güğümünde, şekersiz acı kahve pişerdi. Bakırdan, pirinçten kahve cezveleri, bir fincanlık, üç fincanlık, beş fincanlık gibi farklı boylarda sıralanırdı. İsteğe göre, sade kahve, az şekerli, orta şekerli, şekerli kahve ayrı ayrı pişirildiği için cezveler boy boy kahve mangalının ateşine sürülürdü. Konakların, yalıların ise özel kahve ocakları bulunurdu. Kahveler, bu ocaklarda pişirilirdi ve buradaki niş'lere, dolaplara kahve takımları yerleştirilirdi. Ocakta pişirilen acı kahve, servise çıkan gümüş, tombak, pirinç ya da bakır stil takımına boşaltılırdı. Tombaktan ya da gümüşten yapılan zarif zarfların içindeki kahve fincanları porselendi. Kahve tepsisi genellikle yuvarlak olurdu. Zarflı fincanlar bu tepsinin üzerine sıralanarak servise çıkardı. Kahve töreninde, tepsiyle birlikte tutulan nakışlı stil örtüsü güneşi temsil ederdi. Görüldüğü gibi kahve ikramı bir törendi ve pek çok değişik araç gerece ihtiyaç duyulurdu. Şimdi bu örneklerin birçoğu müzelerde ve özel koleksiyonlarda yer alıyor. Kahve kültürünü araştırdığımızda, malzemelerde görülen bazı isimler, formlar, süslemeler, desenler, şekiller eski Anadolu medeniyetlerinde de izlenebiliyor. Kökeni çok eskilere dayanan şerbet sunma törenlerini anımsatan Türk kahvesi geleneği, bizlere kültürel bir sentezi de sergiliyor. Ayrıca kahve ikramı törenleri, Japonların çay merasimlerini de anımsatıyor. Yaşam içerisinde gelişen geleneklerin kökleri, çok derinlere inebiliyor.

TANDIR KAHVESİ
Anadolu'da yemekten sonra kadınlı erkekli aileler, akrabalar, dostlar, bir evde toplanır ve bu toplantıya her aile kahve sepeti'ni alarak giderdi. Tandır çevresinde bir daire oluşturulur, kapaklı sepetler açılır, orta yerdeki tandır ateşine cezveler sürülürdü. Kahveler pişirilir, içilir, sohbetler edilirdi. Akşam yemeğinden sonra gidilen tandır kahvesi' toplulukları günümüzde de devam ediyor. Yalnız erkeklerin gittiği eski kahvehaneler de iç ve dış mimarisiyle, kahve malzemesiyle, kahve içme adabıyla birçok açıdan ayrı bir eğitim ve iletişim merkezleri gibiydi. Bu eşsiz güzellikte olan eski kahvehaneler, minyatürlerde, gravürlerde, Avrupalı ressamların tablolarında yaşıyor. Ancak kahvaltı' (kahve altı) sözcüğünün dilimize girmesini sağlayan, dost sohbetlerinin yareni, uykusuz gecelerimizin dostu kahveden hiçbir zaman vazgeçilmeyeceği aşikâr.


Fotoğraf "İsmet Atabay" tarafından gönderildi. 15.08.2020






Türk Kahvesi Tarifleri Diğer Konular



(5 adet Türk Kahvesi 70,358 defa bakıldı)

1 2 3 4 5

lezzetler.com
Site Hakkında
Kullanım Kuralları
Üyelik Kuralları
Gizlilik Bildirimi
Hediyeli Üyelik
Alan Adlarımız
Bölümler
Yemek Kitapları
Mütevazı Lezzetler® Yemek Kitabı
Mütevazı Lezzetler® İkramlar
Mütevazı Lezzetler® Kurabiyeler
Mütevazı Lezzetler® Çorbalar
Mütevazı Lezzetler® Pilavlar
Mütevazı Lezzetler® Videoları
Mütevazı Lezzetler® Fotoğrafları
Mütevazı Lezzetler®
Mütevazı Lezzetler® Sertifikaları
Mütevazı Lezzetler® Türkçe
Mütevazı Lezzetler® Azəricə
Mütevazi Lezzetler® English
Mütevazi Lezzetler® Español
Mütevazi Lezzetler® Deutsch
Mütevazi Lezzetler® Français
Mütevazi Lezzetler® Italiane
Скромные Вкусы® Русский
لذيذ المتواضع ®عربية
Video Sunucuları
video.lezzetler.com
video.ml.md
Youtube
Dailymotion
Facebook
İzlesene
Mynet
Sosyal Medya
lezzetler.com facebook uygulaması
lezzetler.com facebook sayfası
lezzetler.com twitter sayfası
Mütevazı Lezzetler® facebook sayfası
Mutevazı Lezzetler® twitter sayfası

izmir escort - alsancak escort