Yiyiniz iciniz ancak israf etmeyiniz (Araf 31)
lezzetler.com yemek tarifleri paylaşım sitesi

Yemek Tarifleri > Diğer Konular > Patlıcan (5 adet - 93,736 defa bakıldı)

Patlıcan


Fotoğraflı Yemek Tarifleri

Ana Sayfa
Video Yemek Tarifleri
Yemek Galerileri
Ana Yemek Tarifleri
Tatlı Tuzlu İkram Tarifleri
Yöresel Yemek Tarifleri
Geleneksel Yemek Tarifleri
Etnik Yemek Tarifleri
Dünya Mutfaklarından Yemek Tarifleri
Diyet Yemek Tarifleri
Markalardan Yemek Tarifleri
Bebek Yemek Tarifleri
Vejetaryen Yemek Tarifleri
Osmanlı Yemek Tarifleri
Kamp Yemek Tarifleri
Sebze Yemek Tarifleri
Meyve Tarifleri
Kırmızı Et Yemek Tarifleri
Av ve Kümes Etleri Tarifleri
Balık ve Deniz Ürünleri Yemek Tarifleri
Sakatat Yemek Tarifleri
Çerez Tarifleri
Tahıl Yemek Tarifleri
Diğer Malzemelerden Yemek Tarifleri
Pişirme Yöntemlerine Göre Yemek Tarifleri
Tatlarına Göre Yemek Tarifleri
Kolay Yemek Tarifleri
En Yeni Yemek Tarifleri
Malzemeye Göre Arama
Genel Konular
Besinlerin Değerleri
Şifalı Bitkiler
Aşçılığın Püf Noktaları
Sofra Düzeni ve Servis
Mutfak Takımları
Yemek Hakkında Sözler
Yemek Rüyaları
Yemek Fıkraları
Diğer Konular
Sağlık Konuları
Site Hakkında
Makaleler
Söyleşiler
Anketler
Mütevazı Lezzetler®

Üye Girişi
Üye Ol


Patlıcan

asil
Şef Aşçıbaşı
Şef Aşçıbaşı

Kayıt: 10.03.2009
Mesajlar: 39
Şehir: İstanbul
Kısa URL: https://ml.md/lc34442
Gönderme Tarihi: 10.Mar.2009
1,819 defa indirildi / yazdırıldı




Adana, Tarsus ve İzmir'den mayısta gelmeye başlayan patlıcanların yerlileri haziranda çıkar ve kasım sonuna kadar devam eden En makbulleri; renkleri simsiyah ve yumuşak olanlarıdır. Lâcivert ya da morumsu ve ele sert gelen patlıcanlar çekirdekli, acı ve lezzetsiz olurlar. Yüzer gramlarında 27 kalori vardır.


Mutfağın Vazgeçilmezi Patlıcan

Cankat
Şef Aşçıbaşı
Şef Aşçıbaşı

Kayıt: 04.04.2009
Mesajlar: 725
Şehir: İzmir
Kısa URL: https://ml.md/lc89014
Gönderme Tarihi: 07.May.2013
1,547 defa indirildi / yazdırıldı




Anadolujet Magazin

Türk mutfağının bilhassa yaz aylarında tartışmasız kraliçesi olan patlıcan, turşusu ve reçeli dâhil, bilinen iki yüzden fazla tarifi ile Anadolu’nun yöresel mutfaklarında yerini alıyor.
Güney Asya kökenli olan patlıcanın evcilleştirildiği coğrafyanın, Hint Yarımadası olduğu kabul ediliyor. Patlıcan ismi de Sanskritçe “Vatinganah”tan geliyor. Antik Roma ve Yunan kayıtlarında izine rastlanmaması bu bitkinin Araplar tarafından 10. yüzyıldan sonra batıya ulaştırıldığını düşündürüyor. Bizans’ta “melitzania” adı ile bilinen bu bitki, İran mutfağının etkisi ile önce Selçuklular daha sonra Osmanlılar tarafından benimseniyor. Farsça “badingan” Arapçada ise“badincan” olarak adlandırılan bu sebze, dilimizde patlıcan adıyla yer alıyor.
Patlıcanın belki de en yaygın kullanıldığı yöresel mutfağımız şüphesiz Gaziantep’tir. Yaz aylarında neredeyse her kebaba eşlik eden közlenmiş patlıcandan yapılan Ali Nazik’in Yavuz Sultan Selim’in 16. yüzyılda Antep’te karşılanması sırasında kendisine ikram edildiği ve ismini de bizzat padişahın koyduğu iddia edilir.
Patlıcansız bir Türk mutfağını hayal etmek bile zordur.



Patlıcan

siyami
Super MOD
Super MOD

Kayıt: 26.09.2006
Mesajlar: 1925
Şehir: izmir
Kısa URL: https://ml.md/lc97524
Gönderme Tarihi: 20.Nis.2014
1,528 defa indirildi / yazdırıldı




Kökeni Doğu Hindistan olarak bilinen bu sebze sıcak iklimlerde yetişen bir bitkinin meyvesidir. Kalorisi ve selüloz miktarı oldukça düşüktür.İdrar söktürücü özelliği olan patlıcan, Ünlü bilim adamı ve hekim İbni Sina’ya göre fazla tüketildiğinde hüzün, korku ve başağrısına yol açar.
Türk mutfağında bir çok yemek çeşidi yapılan patlıcanın hem tazesi hem de kurutulmuş şekli, etli ve zeytinyağlı dolmalarında vazgeçilmez lezzetleri arasındadır.


Patlıcan

Müzeyyen Kavalcı
Aşçı
Aşçı

Kayıt: 20.07.2014
Mesajlar: 19
Şehir: Kayseri
Kısa URL: https://ml.md/lc100052
Gönderme Tarihi: 20.Tem.2014
1,523 defa indirildi / yazdırıldı




Metin Okutan

Hint ellerinden 16. yüzyılda gelen patlıcanın şimdi üçüncü büyük üreticisiyiz. Bu namımızın karşılığı, Anadolu’daki onlarca çeşit yemekte mevcut. Hünkarbeğendi boşa denmiyor!
16.yüzyıldan beri var olan lezzet patlıcan
Yaz yemeklerinin şahı patlıcandır. Denebilir ki patlıcan, ev inşaatında çimento ne rol oynarsa bizim soframızda o derece mühim, esaslı bir vazife görür. Patlıcansız bir yaz mutfağının çekiver kapısını." Böyle diyor Türk Edebiyatı'nın büyük ismi Refik Halid Karay "Makyajlı Kadın"da... Aslında Karay ne kadar da haklı. Tavada nar gibi kızaran bir patlıcan kokusunun baştan çıkaramayacağı kimse yoktur kanaatindeyim.

16. YÜZYILDAN BERİ VAR
16. yy'da Hint Elleri'nden gelip "lezzet hayatımıza" keyfince kurulan patlıcan mutfağımıza mührünü öyle bir vurmuştur ki kazıyabilene aşk olsun... Kebabından böreğine, turşusundan reçeline, tatlısına, paçasına varıncaya kadar girmediği yer kalmamıştır. O da kendisini sevenlerinin ellerine öyle bir teslim etmiştir ki adeta "Alın beni tepe tepe kullanın" demiştir. Biz de bu konuda gereken neyse yapmışızdır. Her hâliyle her şeyiyle öylesine güzeldir. Etle birlikteliği müthiştir meselâ. Bazen vejetaryenlere tuhaf bir acıma hissiyle dolarım çünkü "hünkârbeğendi" gibi bir lezzete "bigâne" kalmak zorundalar. Hani adı konmadan ilk kez Sultan III. Selim'e yapılan ve çok beğendiği için adı "Hünkârbeğendi" kalan asil lezzet.

R.HALİD KARAY’IN ŞİKAYETİ
Bugün pek çok yerde yapılan ama yanlış yapılan, közlenmiş patlıcanı beşamel sosla karıştırıp alın size beğendi denilen bulamaç değil elbette sözünü ettiğim. İsterseniz bu konuda yine Refik Halid Karay'a ve "Makyajlı Kadın’a dönelim. “Beğendi -ister hünkâr, ister millet beğendi densin- yaz yemeklerimizin başında gelir. Amma lokantalarda yapılanların çoğu uydurmadır. Patlıcan ezmesinin üstüne bir miktar tas kebabı koyup verirler.Hakiki beğendinin eti, aynı kapta bir müddet beraber kaynamalıdır; ezmesi de patlıcanın kendi lezzetini bastıracak derecede unlu ve muhakkak surette bembeyaz olmamalıdır." Karay bunları 1947'de yazıyor ve o dönem lokantalarından şikâyet ediyor. Varın bugün olanları siz hesaplayın...

Patlıcan asla çiğ yenmiyor:
Ağustos ve eylül ayları patlıcanın "olgunluk dönemidir." Seraların aksine yaz güneşinde "demlenen" patlıcanın lezzetinin doruğa çıktığı günler bu aylara tekabül ediyor. Patlıcan asla çiğ yenmiyor. Bazı kültürlerde haşlanıp üzerine çeşitli soslar dökülerek tatlandırılması biz de hiç rağbet görmüyor. Lezzet için ille de kızartılması hadi tam kızartılmasa bile yağda biraz örselenmesi gerekiyor ki yağın bütün tadını, rayihasını içine çeksin ve kendi tadıyla bütünleşsin. Bu arada İstanbul'u genellikle ağustos aylarında "ziyaret eden" ve ahşap evleri çıra gibi yakan meşhur yangınlarının bir sebebi de, evlerde yapılan patlıcan kızartması esnasında yaşanan" küçük" mutfak kazaları olduğu söylenir. Herşeyi yakıp kül etmesine rağmen yüzyıllardır süren büyük aşkta herhangi bir ayrılık bu güne dek yaşanmamıştır.

FAVORİMİZ KARNIYARIK
Çin ve Hindistan'dan sonra en büyük üreticiler sıralamasında 3.lük Türkiye'nin. Kemer ve bostan patlıcan üretiyor ve seviyoruz. Pazarlarda alacalı olanları da satılıyor. Bir de son yıllarda "minyatür bostan" diyebileceğim, yumruk büyüklüğünde olanları da tezgâhlarda alıcısını buluyor. Ziyadesiyle "gönül çelen" bu sebzenin yüz çeşit civarında yemeği yapılıyor. En çok karnıyarık seviyoruz. Bunun dışında musakka, imambayıldı, patlıcan kebabı vazgeçilmezlerimizden. Altına dilimlenmiş patlıcanların dizildiği, satır kıymasıyla yapılan harcın tepsiye yayılarak fırınlandığı Kilis'in tepsi kebabını anmadan geçmek haksızlık olur. Yerel mutfaklarda patlıcanlı çeşit daha bol.

ANADOLU’NUN ZENGİNLİĞİ
Çorum-Osmancık'ta yapılan yoğurtlu patlıcan, patlıcan silkmesi, çullama, Afyon'un nohutlu patlıcanı, Antep'in pek çok lezzetlerinden biri olan dizme, Güneydoğu'nun kuru patlıcan dolması, Hatay'ın tahinle buluşan lezzeti babagannuş, Trakya'dan köpoğlu mancası, Karadeniz'in cevizli patlıcanı, hatta karnıyarık ve imambayıldı yapılırken yol yol soyulan patlıcanların atılmayıp o "şeritlerden" yapılan zeytinyağlı patlıcan kabuğu ve daha neler neler...
Eğer közlemeden pişirilecekse, patlıcanları soyup doğradıktan sonra tuzlu suda 1 saat kadar bekletip yıkıyor ve sıkıyorsunuz. Bu işlem patlıcanın acısını almak için birebir. Eğer yapılmazsa yerken ağıza gelen acımsı tat lezzeti önemli ölçüde etkiler.

SİNİRLERİ YATIŞTIRIYOR
Patlıcan adı Arapça ve Farsça esintili. Bazıncan, badılcan, batlıcan ve nihayetinde patlıcan. Fakat son ikisi ülkemizde hâlâ yaygın olarak kullanılıyor. Bünyesinde az miktarda da olsa nikotin bulunuyor. Uzmanlar patlıcanın A vitamini, fosfor ve kendine has bazı esanslara sahip olduğunu, bunlarla sinirleri teskin ederek kalp çarpıntısını azalttığını belirtiyorlar...


Patlıcan

özbek
Aşçı
Aşçı

Kayıt: 03.11.2019
Mesajlar: 15
Şehir: Adana
Kısa URL: https://ml.md/lc146525
Gönderme Tarihi: 04.Kas.2019
513 defa indirildi / yazdırıldı




THY Skylife

Patlıcan, Osmanlı döneminden günümüze birçok yemeği yapılan ve her daim sevilen sebzelerin başında yer almıştır.
Tarlalarda denizde yüzen balıklar gibi parlak göründüğünden geçmiş zamanlarda patlıcana “tarla balığı” benzetmesi yapılırdı. Hatta patlıcanın dış kabuğu balık pullarına benzetilmiş; kesilerek yapılan ve “yalancı balık dolması” adı verilen bir tarif basılı ilk yemek kitabımız Melce’üt-Tabbâhîn’de (1844) kayıt altına alınmıştır. Etimolojik olarak patlıcan Farsça “badingan” sözcüğünden gelir; eski yemek kaynaklarında batlıcan, badican ya da badıncan olarak da geçer.
Patlıcanın dünyadaki en eski kaydına ise beşinci yüzyılda Çin’de yazılan bir kitapta rastlamaktayız. Divânü Lugâti’t-Türk’te patlıcan turşusu (sirkeli patlıcan) “bütüge” ismi ile yer almaktadır. XV. yüzyılda Osmanlı hekimi Muhammed Bin Mahmud Şirvani’nin yazmasında bahsi geçen patlıcan dolması turşusu, sarımsaklı yoğurtlu patlıcan ve bunun gibi birçok tarif günümüzde de yapılmaya devam etmektedir. XVI. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman’ın şehzadeleri Bayezid ve Cihangir için yapılan sünnet düğününde sunulan tatlıların arasında “patlıcan reçeli” de yer almıştır.
XVII. yüzyılda Evliya Çelebi, seyahatnamesinde, mısır patlıcanı, mor patlıcan, Mora patlıcanı gibi çeşitlerinden, patlıcan dolmasından ve turşusundan bahseder.
XVIII-XIX. yüzyıllara gelindiğinde patlıcanın popülerliği artmış, patlıcan pişirmek için yakılan ateşlerin çoğalması, kızartılan içi yağ dolu tavaların ateşte unutulması sonucu alev alması sebebi ile evlerde yangın çıkmaya başlamıştı. O dönem İstanbul’unda sokakların dar, evlerin ise genelde ahşap olması sebebiyle yayılan büyük yangınlar tarihe “patlıcan yangınları” olarak geçmiştir.
Mehmet Kâmil, basılı ilk yemek kitabımız Melce’üt- Tabbâhîn’de mücveri, pilavı, dolmasından turşusuna, patlıcan paçasından imam bayıldıya eskiden beri yapılagelen birçok patlıcan tarifini kayıt altına almıştır.






Patlıcan Tarifleri Diğer Konular



(5 adet Patlıcan 93,736 defa bakıldı)

1 2 3 4 5

lezzetler.com
Site Hakkında
Kullanım Kuralları
Üyelik Kuralları
Gizlilik Bildirimi
Hediyeli Üyelik
Alan Adlarımız
Bölümler
Yemek Kitapları
Mütevazı Lezzetler® Yemek Kitabı
Mütevazı Lezzetler® İkramlar
Mütevazı Lezzetler® Kurabiyeler
Mütevazı Lezzetler® Çorbalar
Mütevazı Lezzetler® Pilavlar
Mütevazı Lezzetler® Videoları
Mütevazı Lezzetler® Fotoğrafları
Mütevazı Lezzetler®
Mütevazı Lezzetler® Sertifikaları
Mütevazı Lezzetler® Türkçe
Mütevazı Lezzetler® Azəricə
Mütevazi Lezzetler® English
Mütevazi Lezzetler® Español
Mütevazi Lezzetler® Deutsch
Mütevazi Lezzetler® Français
Mütevazi Lezzetler® Italiane
Скромные Вкусы® Русский
لذيذ المتواضع ®عربية
Video Sunucuları
video.lezzetler.com
video.ml.md
Youtube
Dailymotion
Facebook
İzlesene
Mynet
Sosyal Medya
lezzetler.com facebook uygulaması
lezzetler.com facebook sayfası
lezzetler.com twitter sayfası
Mütevazı Lezzetler® facebook sayfası
Mutevazı Lezzetler® twitter sayfası

izmir escort - alsancak escort