Yiyiniz iciniz ancak israf etmeyiniz (Araf 31)
lezzetler.com yemek tarifleri paylaşım sitesi

Yemek Tarifleri > Diğer Konular > Çikolata Hakkında (5 adet - 91,473 defa bakıldı)

Çikolata Hakkında

Fotoğraflı Yemek Tarifleri

Ana Sayfa
Video Yemek Tarifleri
Yemek Galerileri
Ana Yemek Tarifleri
Tatlı Tuzlu İkram Tarifleri
Yöresel Yemek Tarifleri
Geleneksel Yemek Tarifleri
Etnik Yemek Tarifleri
Dünya Mutfaklarından Yemek Tarifleri
Diyet Yemek Tarifleri
Markalardan Yemek Tarifleri
Bebek Yemek Tarifleri
Vejetaryen Yemek Tarifleri
Osmanlı Yemek Tarifleri
Kamp Yemek Tarifleri
Sebze Yemek Tarifleri
Meyve Tarifleri
Kırmızı Et Yemek Tarifleri
Av ve Kümes Etleri Tarifleri
Balık ve Deniz Ürünleri Yemek Tarifleri
Sakatat Yemek Tarifleri
Çerez Tarifleri
Tahıl Yemek Tarifleri
Diğer Malzemelerden Yemek Tarifleri
Pişirme Yöntemlerine Göre Yemek Tarifleri
Tatlarına Göre Yemek Tarifleri
Kolay Yemek Tarifleri
En Yeni Yemek Tarifleri
Malzemeye Göre Arama
Genel Konular
Besinlerin Değerleri
Şifalı Bitkiler
Aşçılığın Püf Noktaları
Sofra Düzeni ve Servis
Mutfak Takımları
Yemek Hakkında Sözler
Yemek Rüyaları
Yemek Fıkraları
Diğer Konular
Sağlık Konuları
Site Hakkında
Makaleler
Söyleşiler
Anketler
Mütevazı Lezzetler®

Üye Girişi
Üye Ol


Çikolata Hakkında

AyGölgesi
Super MOD
Super MOD

Kayıt: 31.03.2006
Mesajlar: 2719
Şehir: Giresun
Kısa URL: https://ml.md/lc66407
Gönderme Tarihi: 02.Ağu.2011
1,718 defa indirildi / yazdırıldı




Yüzyıllardır tadından vazgeçemediğimiz bir lezzet, Çikolata. Kimi zaman lezzetli bir dondurmada, kimi zaman pastalarımızda, vazgeçemediklerimizin en başında gelen çikolata hakkında bunları biliyor muydunuz?
Çikolata kelimesi Aztek dilinde; kakao çekirdeklerinin gürültülü bir şekilde havanda dövülmesinden dolayı, “gürültü” anlamına gelen “choco” ve “su” anlamına gelen “atle” kelimelerinden türemiştir.
İspanyollar’ın Amerika’yı keşfetmeleriyle birlikte kıtadaki mevcut kitapları yakmaları nedeniyle kesin bilgiler olmasa da; çikolatanın tarihinin İ.Ö. 1500 yılına kadar gittiği sanılmaktadır.
Eski Amerika uygarlıklarından Mayalar’dan önce Olmecler’in kakao ağaçlarından yararlandıkları bilinmektedir. Zaten “kakao” kelimesi de Olmec dilinden gelmektedir.
Kakao ağacına verilen önem Mayalar ile birlikte doruğa çıkmıştır. Mayalar kakaoya ilahi bir anlam yüklemiştir. Bu ürünün kendilerine tanrılar tarafından verilmiş bir ödül olduğunu düşünmektedirler. Zaten kakao ağacının bilimsel ismi “Theobroma Cacao” da “Tanrıların Yiyeceği” anlamına gelmektedir.



Çikolata

Saadet
Türkçe Admin
Türkçe Admin

Kayıt: 12.07.2005
Mesajlar: 9281
Şehir: Ankara
Kısa URL: https://ml.md/lc97809
Gönderme Tarihi: 29.Nis.2014
1,617 defa indirildi / yazdırıldı




Çikolata kakaonun içerisine, çeşitli maddeler katılarak yapılan tatlı bir yiyecektir.
Bileşiminde, polyphenol diye adlandırılan antioksidant, seratonin maddesi, kafein, phenethylamine (PEA) vardır. Çikolata sağlık için gerekli birçok mineral, kalsiyum, fosfor, magnezyum, demir, çinko ve bakır içerir.
Çikolata kanseri önlemede, kalp hastalıklarını engellemede, bağışıklık sistemini kuvvetlendirmede önemli rol oynar. Aynı zamanda duygusal anlamda da kendimizi iyi hissetmemizi sağlar. Ancak çikolatanın içerisinde bulunan doymuş yağlar kötü kolesterol (LDL) içerir ve kandaki kolesterol miktarını yükseltir.
Çikolata aynı zamanda uyarıcı bir madde olan kafein içerir.
45 g siyah çikolata 30 mg,
Sütlü çikolata 10 mg,
250 g sıcak çikolata ise 5 mg kafein içerir.
250 g demli kahve 135 mg,
Kola ise 35 mg kafein içerir.

Çeşitleri:
Kalıplar halinde: Pralin; kuvertür, damla drop, dondurma sosu, maskot, madlen, çikolatin, üzüm, portakal, fındık, badem ve Şam fıstıklı draje, bar, çecek olarak: Sıcak çikolata olmak üzere iki çeşittir.

Servisleri:
Kuvertür çikolata, kâğıtlara sarılmış paketlerde dantel kağıtlı tatlı tabağında veya kaselerde,
Draje, drop çikolatalar tabakta,
Pralin çikolatalar; ayaklı, ağzı geniş bardaklarda servis edilir.
Sıcak çikolata servisi ise, dantel kâğıtlı altlığı olan fincanla yapılır.


Fotoğraf "gül" tarafından gönderildi. 03.04.2024


Çikolata

Gül
Şef Aşçıbaşı
Şef Aşçıbaşı

Kayıt: 08.08.2007
Mesajlar: 10636
Şehir: İzmir
Kısa URL: https://ml.md/lc177593
Gönderme Tarihi: 03.May.2024
266 defa indirildi / yazdırıldı




https://www.cumhuriyet.com.tr

2009 yılından bu yana 7 Temmuz, çikolatanın Avrupa'ya gelişine (7 Temmuz 1550) ithafen tüm dünyada Çikolata Günü olarak kutlanıyor.
Çikolatanın kökleri milattan önceye dayanıyor. Kakao ağacını ilk kez Olmekler yetiştirir, ardından Mayalar, hayvanlarının bu ağacın meyvelerini yediğini görüp M.S. 600 yılında, çikolatalı bir içecek yaparlar. Aztekler, kakao çekirdeklerinin öğütülüp suya karışmasıyla elde edilen “xocoatl” isimli baharatlı çikolata içeceği hazırlar. Toplum tarafından beğenilip değerli bir içecek haline gelen “xocoatl”, değerinden dolayı sadece krallar ve rütbeliler tarafından sürekli tüketilirken aynı zamanda askerlerin nişan törenleri ve düğünlerinde ikram edilen geleneksel bir içki haline gelmeye başlar. Kakao çekirdeğinden üretilen çok değerli ve acı içecek kıta keşifleri sırasında Amerika’ya gelen kâşiflere sunulur. Bu içeceği vatanlarına götüren İspanyol kaşifler şeker katarak içmeye başlar.
1600’lü yılların ortalarında kahverengi çekirdeklerden üretilen içecek, Fransa’da büyük popülarite kazanır. Soylu ve zenginler arasında lezzetli, sağlıklı içecek olarak adından sıkça söz ettirmeye başlar. 1700’lü yıllarda buharlı motorlu mekanik bir öğütme aracı üretilir ve bu sayede çikolatanın erişilebilirliği artar. Girişimci bir Fransız ise ilk sıcak çikolata dükkânını Londra’da açar ve 16. yüzyıl İngilteresi’nde Çikolata Evleri yaygınlaşmaya ve bu içeceğe su yerine süt eklenmeye başlar. 1847'de ise bugünkü çikolatanın atası olan ilk çikolata, İngiliz çikolata üreticisi JS Fry and Sons tarafından şeker, çikolata likörü ve kakao yağından yapılan bir hamurdan üretilir.
Çikolata, tropikal kakao ağaçlarında yetişen meyvelerdeki kakao çekirdeklerinin bir ürünüdür. Kakao ağacı, bamya ve pamuk gibi üyeleri içeren Malvaceae familyasının bir parçasıdır.
Kakao ağaçları 200 yıla kadar yaşayabilir. Ancak ömürlerinin sadece 25 yılı boyunca kakao çekirdeği üretebilmektedir.
Aztekler, kakao çekirdeklerini para birimi olarak kullandı. O dönemde 30 çekirdek karşılığında 1 tavşan alınabiliyordu.
Yarım kilo çikolata yapmak için 400 kakao çekirdeği gerekir. Her kakao ağacı ise yaklaşık 2.500 çekirdek üretir.
Dünyanın en büyük çikolata tüketicisi İsviçre’dir. Tüm ülkeler arasında İsviçre, kişi başı 8,8 kilo çikolata tüketimi ile ilk sırada yer alır.
Her gün bitter çikolata yemek kalp hastalığı riskini 1/3 oranında azaltır. Çikolatanın kokusu ise gevşemeyi tetikleyen teta beyin dalgalarını artırır.
Beyaz çikolata kakao katıları içermediğinden, tam anlamıyla çikolata değildir. Esas olarak kakao yağı içerir.



Çikolata Hakkında

Gül
Şef Aşçıbaşı
Şef Aşçıbaşı

Kayıt: 08.08.2007
Mesajlar: 10636
Şehir: İzmir
Kısa URL: https://ml.md/lc177953
Gönderme Tarihi: 28.May.2024
228 defa indirildi / yazdırıldı




Dünyada en çok çikolatayı İsviçre ve İngiltere tüketiyor. Ayrıca kadınlar erkeklere göre daha fazla çikolata yiyor.
Eski zamanlarda Aztekler, kakao çekirdeklerini para birimi olarak kullanmıştır.
Kakao ağaçlarının ömrü ortalama 200 yıl olsa da, yalnızca 25 yıl meyve veriyorlar.
Çikolata önce, tatlı bir yiyecekten çok, baharat ile karıştırılarak hazırlanan bir içecek olarak sunulmuş.
Çikolatanın içine süt tozu ilavesi yapılırsa sütlü çikolata elde edilir.
Bir damla çikolata, insanlara yaklaşık 50 metre kadar yürüme enerjisi verir.
Çikolatadaki yağ, doymuş yağların aksine kolesterol içermiyor.
Çikolatanın ham maddesi kakao, çekirdeklerinin içinde bulunan tohumlardır.
Kakao yağı eskiden ilaç olarak da kullanılırmış. 18. yüzyılda doktorlar kakao yağını sütle karıştırarak ilaç olarak satmışlar.
500 gramlık bir çikolata yapmak için, yaklaşık 400 adet kakao çekirdeği işlenmektedir.
Dünyada en çok kakao %70'lik bir oranla Afrika’da yetiştiriliyor. Dünyanın en büyük kakao üretimi ise Fildişi Sahilleri'dir.
Çikolatanın erime sıcaklığı 34 derecedir. Bu sayede ağızda eritebilmek mümkündür.
Beyaz çikolatanın içerisinde çikolata özütü ve kakao çekirdekleri bulunmadığı için, çikolata çeşitleri arasında sayılmamaktadır.



Çikolata

Çetin Ceviz
Şef Aşçıbaşı
Şef Aşçıbaşı

Kayıt: 26.05.2005
Mesajlar: 2915
Şehir: Ankara
Kısa URL: https://ml.md/lc185025
Gönderme Tarihi: 28.Eyl.2025
93 defa indirildi / yazdırıldı




Güzin Yalın

Çikolatanın ana vatanı, Güney Amerika…
Hepimizin bildiği gibi, kakaodan yapılıyor. Kakao gerçi her şeyden önce çikolatanın hammaddesi ama başka pek çok marifeti de var. Bir kere çikolata haline gelmeden de tüketilebilir tabii; örneğin sıcak içeceği yapılır ya da bazı tatlıların üzerine serpilir. Sonra çok değerli olduklarından, çekirdeklerinin, Aztekler zamanında, para ve vergi niyetine kullanılmışlığı bile vardır.
Örneğin, sömürgeci İspanyolların kıtayı anlatan yazılarından öğrendiğimize göre, onlar buraya ulaştıkları dönemde, 100 adet kakao çekirdeği ile bir köle, veya 4 adet çekirdekle bir tavşan satın almak mümkünmüş!.. Ama tabii ki, kakaonun esas görevi, çikolataya dönüşmektir ve de para olarak kullanımındaki değer de zaten bu özelliğinden kaynaklanır!..
Kakao aslında, yaklaşık 5-6 metre boyunda bir ağaç... Günümüzde, Orta ve Güney Amerika dışında, Batı Hint Adaları ve Afrika’da bulunuyor ve yetiştiriliyor. Bu ağacın yaşken kırmızı renkte olan meyvelerinin çekirdekleri, koyu kahverengi, çok yağlı ve aslında lezzeti acı çekirdekler… Kurutulup öğütüldükten sonra, bildiğimiz kakaoya dönüşüyorlar... Tıpkı kahve gibi!..
Kakao ağacına, yaşayan tüm canlıları sınıflandırmak için bir sistem kurmuş olan İsveçli botanik uzmanı Linnaeus tarafından verilen isim, "theobroma cacao". "Theobroma", Yunanca’dan alınmış bir kelime ve "Tanrıların içeceği" anlamına geliyor.
Çikolatanın geçmişine kısa bir tarih gezisi Önce şöyle bir tarih gezisi yapacak olursak, 3000 yıl kadar önce, Orta Amerika kıstağında, Meksika Körfezi’ndeki Veracruz’un güneyinde yer alan tropik ormanlarda Olmecler yaşıyor. Olmec dili, bugünkü dil bilimciler tarafından çözümlenmiş bir dil ve içerisinde kakao kelimesinin geçtiği biliniyor.
Bu nedenle, kakao ağacını ilk yetiştirenlerin, genel olarak kabul edildiği gibi Aztekler veya Mayalar değil, onlardan çok daha önce yaşamış olan Olmecler olduğu, yani ağacın aslında zannedilenden daha yaşlı olduğu tahmin ediliyor. Yöredeki nemli ve sıcak iklim ve sık ormanın diğer ağaçlarının oluşturduğu gölge, kakao ağacının yetişmesi için çok uygun bir ortam oluyor.
Bunun için, hangi milletin uygarlık dönemine rastlamış olursa olsun, ağacın ilk olarak, Orta ve Güney Amerika’da yetiştiğine kesin gözüyle bakılıyor. Olmeclerin ardından, yörede Maya uygarlığı kuruluyor. Mayaların, kakao ağacı için kullandıkları kelime, Maya dilinde, zaten "ağaç" anlamına geliyor… Yani, öyle anlaşılıyor ki, Mayalara kalsa, ağaç deyince akla gelen zaten yalnızca kakao, diğer ağaçların, onun yanında hiçbir önemi yok…
Tahmin edersiniz, Mayalar, kakao ağacının meyvelerini, sahip oldukları en değerli madde olarak, Tanrılarına da sunuyorlar…
Bildiğiniz gibi, son derece gelişmiş bir uygarlık kuruyor Mayalar ve MS 900 yılında esrarengiz bir biçimde ortadan yok oluncaya kadar, yaşadıkları bölgede olağanüstü mimari eserler yaratıyorlar. Taştan yapılmış bu saray ve tapınakların üzerlerindeki figürler arasında, bereket sembolü olarak hep kakao ağacının meyvesi yer alıyor. Bugünkü Guetamala yakınlarında yapılan kazılardan çıkan bazı çanakların çikolata içmek için kullanıldığı biliniyor çünkü üzerinde Maya
dilinde çikolata anlamına gelen bir sembolü de taşıyan bir tanesinin içerisinde çikolata kalıntılarına rastlanmış.
Bu nedenle, sanırım çikolatanın yalnızca Azteklere değil, tüm Güney Amerika uygarlıklarına ait bir lezzet olduğunu söylemek yanlış olmaz. Aslında insanları, kakao ağacının sert ve acı tohumlarıyla ilgilenmeye yöneltenin, sincap veya maymunların bu çekirdekleri ne kadar iştahla emdiklerini görmeleri diye düşünmek de, hayal gücümüzü pek yanlış yönde kullanmak olmaz herhalde…
Çekirdekleri bir kez tattıktan sonra, sürekli tüketmeye başlamaları fazla uzun sürmemiş olmalı diye düşünüyorum.
Cennetin bahçıvanı, kakao ağacının tanrısı olan kral: Quetzalcoatl Bölgeye, Mayalardan sonra, Meksika’dan gelen bir halk olan Aztekler yerleşiyor. Quetzalcoatl, yani Azteklerin ve Güney Amerika’nın kaderini belirleyen kral, aynı zamanda Cennetin bahçıvanı ve kakao ağacının da tanrısı kabul ediliyor. Bu nedenle de, güç ve zenginliğin dağıtıcısı olduğu düşünülüyor.
Her ne kadar bu konudaki bilgilerin her zaman tam da açıklanamayan esrarengiz bir boyutu varsa da, kesin olan bir şey: Kakao çekirdeğinden elde edilen büyülü tozun, çikolataya dönüştükten sonra geçirdiği bu ilk evreyi en fazla etkileyen uygarlık, Aztekler…
Azteklerin ürettiği çikolata içeceğinin içerisinde türlü çeşit baharat olmakla birlikte, en çok tercih edilen lezzet, acı biberle yapılanıymış. Kral Montezuma’nın günde 50 kase çikolata tükettiğine ve bunların sonuncusunu da gece haremine girmeden hemen önce içtiğine inanılıyor. Bu inancın kökeninde, çikolatanın Aztekler için bilgeliğin ve ruhani üstünlüğün ön şartı ve sembolü olması yatıyor. Afrodizyak olduğuna inanıldığı için, tarihçiler, düğün törenlerinde de çok tüketildiğini tahmin
ediyorlar. Aynı şekilde, Aztek askerlerine de, güçlenmeleri için, çikolata içirildiği biliniyor. Buna karşılık, genel kanının tersine, bilindiği kadarıyla, çikolatanın, Aztek Mutfağında başka yemekler için bir malzeme olarak kullanıldığını gösteren hiçbir şey yok. Bu konudaki genel yanılgıya, Meksika Mutfağında mevcut olan ve içerisinde kakao da bulunan "Mole Poblano" adlı yemeğin yol açtığı düşünülüyor. Oysa hindi veya tavuk etinin, çikolata ile tatlandırılmış biberli sosta pişirildiği bu
yemeğin Aztek kökenli olduğu, içerisindeki diğer malzemelere bakılırsa, çok şüpheli…
1502 yılında, Kristof Kolomb bölgeye ulaştığında, yerliler tarafından dostça karşılanıp armağanlara boğulmuş.
Kendisine sunulan değerli maddeler arasında, kakao çekirdekleri de varmış ama galiba, o bunların değerini pek anlamamış. Yine de, İspanya’ya dönerken yanında örnek olarak bir miktar götürmüş olmalı.
Kakaonun değerini asıl anlayan ve Avrupa’da tanınmasına neden olan, Orta Amerika’ya efsane şehir Eldorado’yu ararken ulaşan ve iki yıl gibi kısa bir sürede bölgedeki tüm uygarlığı yok etmeyi "başaran"! başka bir İspanyol, Hernan Cortés olmuş. Cortés’in adamları azalan şarap rezervlerinin yerini, başlangıçta burun kıvırdıkları bu koyu renkli, kıvamlı ve acı içecekle doldurmaya başlamışlar ve kısa sürede de, çikolatanın müptelası olmuşlar. Böylece de, Güney Amerika’nın ünlü "kahve renkli altını", günümüze kadar ulaşan ve türlü farklı şekillere girmesine yol açan serüvenine başlamış.
Öncelikle, damak zevklerine uygun biçimde, tatlandırmışlar çikolatayı. Şeker kamışından elde edilen şekerle tatlıya dönüşen çikolata, kuvvet verme özelliği ve afrodizyak etkisi ile, yavaş yavaş Avrupalılar için de, bir efsane haline gelmeye, daha o dönemde başlamış…
Doğal olarak, çikolata Avrupa’ya İspanya’dan girmiş ve buradan yayılmış. Örneğin, günümüzde dünyanın en iyi çikolatalarının yapıldığı birkaç ülkeden birisi olan Belçika, o zamanlar Hollanda ile tek isim altında ("Flaman Ülkesi" anlamında Flanders), yani tek bir ülke olarak, İspanya’nın bir dominyonu olduğu için çikolata ile tanışmış. Aynı şekilde çikolata, Fransa’ya, 13. Lui, İspanya Kralı 3. Philip’in kızıyla evlenince ulaşmış ve hemen o kadar sevilmiş ki, bir süre sonra, hazinesi boşalan Fransız Kralları, savaş masraflarını karşılayabilmek için, halkın içtiği çikolatadan vergi almaya başlamışlar ve çikolatanın tüketim düzeyi çok yüksek olduğu için de, bayağı hatırı sayılır bir gelir elde etmişler.
Çikolatanın Avrupa’ya ulaştıktan sonraki yayılımı o denli hızlı ve tutkulu olmuş ki, kilise çikolata içmenin dine aykırı bir "kötü alışkanlık" olup olmadığına dair bir tartışma başlatmak zorunda kalmış… Bu durumda, kakaonun çok geçmeden bir zenginlik kaynağı olarak, İspanyolların ilgisini çektiğini, kısa sürede Orta Amerika’da İspanyollara ait kakao plantasyonları oluşturulduğunu ve çikolatanın formülünü tekellerine tutmak için İspanyolların ciddi bir çaba sarf ettiğini tahmin edebilirsiniz… Bundan hemen sonra gelen dönem, tipik bir sömürgecilik hikayesi yani…
Çikolata tarihinin bu dönemi bir sömürgecilik hikayesi ise, bir sonraki aşama da, bir sanayileşme hikayesi olarak adlandırılabilir herhalde… Fark etmişsinizdir; buraya kadar hep çikolatayı içmekten söz ettik çünkü Azteklerin ve Mayaların çikolatası sadece bir içecek… Üstelik Aztek kralı Montezuma için önemli bir gastronomik keyif oluştursa da, bu içecek, bizim damak zevkimize pek uygun değil. Üstelik de Azteklerin çikolatası, soğuk bir icecek…
Kakao çekirdekleri tava benzeri bir kapta iyi kötü kavrulduktan sonra, taşlar arasında ezilip un haline getiriliyor ve sulandırılıyor. İçlerine baharatlar katılarak özel tatlar veriliyor ama, içeceğin yüzeyine çıkan çok ağır bir yağ içeriği var. Hatta Aztekler de, bunun etkisini azaltmak için bazen içeceğin içerisine bir tür mısır unu katıyorlar; bu un yağı emerek, içkinin içimini kolaylaştırıyor.
Tabii ki, gelmiş geçmiş başka hiçbir lezzete benzemediği için, bu haliyle bile olağanüstü zevk veren ve hatta bağımlılık yaratan bir çeşni oluşturuyor ama günümüzde içilen sıcak çikolata ile herhalde kıyaslanmaz bile…
Aslında, çikolatanın içiminden bahsedince, çikolata yaşamını Avrupa’da da uzun süre bir içecek olarak sürdürüyor. Çünkü İspanyollar, çikolatayı, Azteklerin orijinal olarak yaptığı gibi, koyu ve kıvamlı olarak seviyorlar. Dolayısıyla da, uzun yıllar, başka bir şey deneme gereği duymadan, Cortés’in Azteklerden öğrendiği gibi tüketiyorlar.
Ancak çikolata içme modası Avrupa’da yayıldıkça, yeni tercihler ortaya çıkıyor. Çünkü bu eşsiz içeceğin içerisindeki yağın oranı, alışkın olmayan Avrupalıların damak tadı için çok ağır gelmeye başlıyor. Böylece, uzun süren bir uğraş başlıyor; kakao yağını çikolatadan ayırma uğraşı…
Bu uğraş, sonunda, Van Houten adlı bir Hollandalı’nın başarısı ile sonuçlanmış ve yaptığı özel hidrolik pres sayesinde, Van Houten, çikolatanın içerisindeki kakao yağının, en azından yüzde ellisini ayrıştırmayı başarmış. Böylece elde ettiği kırılgan ve sert kalıntı şekliyle kakao tozu ve içerisine şeker, krema ve süt katılmasıyla da, bildiğimiz çikolata üretilmiş. Özellikle çikolatanın, başka hiçbir maddede bulunmayan çabucak erime ve istenilen şekle girdikten sonra tekrar çabucak donma özelliği, yenilen çikolatanın hızla değişik biçimlerde üretilmesine ve dolayısıyla da tüketiminin artmasına neden olmuş. Çikolata artık bir içecek değil, bir yiyecektir!..
Böylece de, en basit haliyle, pastiller şeklinde üretilerek başlayan katı yani yenen çikolatanın macerası, günümüzdeki çikolatalı şeker ve şekerlemeler, gofretler, çikolata barları ile, sürekli gelişmeye devam etmiş çünkü içerisine binbir çeşit lezzet katıp bu eşsiz tadı çeşitlendirmek çok kolay… Fındık, badem, fıstık, kuru üzüm, çeşitli meyveler, karamel, gofret, krokan, kestane ve daha niceleri, bu konuda emrinize amade…
Çikolata ile ilk kez bir pasta yapılması ise, Avusturya’da gerçekleşmiş ve de ünlü "Sacher Torte", yani çikolatalı ve kayısı reçelli kek dünya gastronomi sahnesindeki yerini almış. Burada önemli olan, bu ünlü turtanın, kakao tozuyla değil, çikolata ile hazırlanmış olması…
Bu kadar tarih ve egzotik ülke gezisi yeter diyorsanız, biraz da teknik özelliklerini gözden geçirelim… Bir kere, çikolatayı tatlı yapan ve rengini açan, içine koyulan şeker ve sütün miktarı.
Zaten çikolata paketlerinin üzerini okuduğumuzda, bu özelliği hemen anlıyoruz; çikolatalar, içeriklerindeki kakao ve süt oranına göre, "bitter" yani acı veya "sütlü" olarak iki gruba ayrılıyor...
Bu durumda, "acı çikolata", kakao oranı yüksek çikolataya verilen isim. Bazı paketlerin üzerinde yazan % 70, % 80 falan gibi rakamlar, işte bu oranı gösteriyor…
Acı dediysek, içinde şeker hiç yok demedik tabii; "bitter", yani "acı çikolatanın" da içerisinde, az miktarda şeker var. Çikolatanın türlerinden söz açılmışken, farklı bir çeşidinden daha söz edelim: Beyaz çikolata. Beyaz çikolata, kakao yağı, süt tozu, şeker ve vanilyadan yapılan bir tür, yani içerisinde kakao yok; hatta kakao yağı olmayanları bile var ve bu yüzden de, aslında bir çikolata sayılmaz.
İstatistiklere göre, dünyada en fazla çikolata tüketen ülkeler, İngiltere ve İsviçre. Bu ülkelerde yıllık ortalama çikolata tüketimi, kişi başına 9-10 kilo civarında…
Çelişki gibi görünebilir size ama, bugün, Meksika ve Batı Hint Adaları’nda çikolatanın hemen hemen tek kullanım şekli, yemeklerde tatlandırıcı, bir tür baharat olarak. Bunun nedenleri ekonomik olduğu kadar iklimsel de tabii; hem halkın bu pahalı yiyeceği almaya gücü yok, hem de insanların o sıcak ve nemli havada, bu denli ağır lezzeti olan bir yiyeceği daha fazla tüketmesini beklemek çok anlamlı değil.
Ülkemizdeyse, özellikle ithal ve sonuçta da tüm çikolata pazarı son derece gelişmiş olduğundan, ve de dolayısıyla çikolatalı tatlara her gün bir yenisi ilave edildiği için, giderek artan hızlı
bir tüketim söz konusu gerçi ama, mutfağımızda geleneksel olarak çikolata veya hatta kakao ile üretilen yemekler yok denecek kadar az sayıda. Aslıda, şöyle bir düşünecek olursanız, günlük
hayatımızda severek tükettiğimiz çikolatalı tatlıların pek çoğu, galiba Fransız Mutfağından geliyor. Baksanıza isimleri bile Fransızca: Sufle, mus, parfe… Tatlı pişirirken, çikolatayı eritme metodu olan "ben mari" usulü de, aslında Fransızca bir kelime. Dolayısıyla, çikolatayı Avrupa’ya ilk tanıştıranlar İspanyollar olsa bile, bugünkü farklı lezzetlere doğru gelişmesine en fazla katkıda bulunan kültürlerin başında, Fransızca konuşanların kültürü geliyor demek hiç de yanlış olmaz. Ama tabii, burada kastedilen, yalnızca Fransızlar değil; Fransız Mutfağının, çikolatalı tatlılar yönünden çok zengin olduğu doğrudur ama, özellikle yiyecek çikolata üretimi konusunda İsviçrelilerin ve Belçikalıların, hakkını yememek gerek… Bu iki ülke, çikolata çeşitlerini renklendirmek konusunda da, en az çikolatanın lezzeti ve kalitesi konularına verdikleri kadar önem vermekteler…
Bu denli zengin bir geçmişe ve bu boyutta renkli bir folklora sahip olan tüm yiyecek maddeleri gibi, tabii çikolatanın da, yenmek dışında bir sürü macerası da mevcut… O kadar popüler bir madde ki; büyüsüne o kadar kapılınmış, kıymetine o kadar inanılmış ki, neredeyse her derde deva olduğuna inanıldığı bir dönem bile olmuş. M.S. 400’lerde, çikolata ilaç yerine de kullanılmış.
O dönemin otacılarının, doktordan ziyade büyücüye benzediklerini aklımızdan çıkartmamak gerek tabii ama bir dönem kakao yağıyla yaralar sarıldığı ve çikolatanın ishal bile dahil olmak üzere, birçok hastalığı tedavi etmek
amacıyla kullanıldığı biliniyor… Aslında çikolatanın sağaltıcı özelliğine olan inanç, o dönemde bile hiçbir somut temele dayanmıyor ve bilimsel çevreler çikolatayı ilaç olarak, tabii ki ciddiye almıyor.
Ama bu durum, çok da önemli değil çünkü çikolatanın tek sofra dışı kullanımı da, zaten tıp alanında değil. Güzel sanatlara, başka hiçbir yiyecek maddesine nasip olmayacak ölçüde ilham kaynağı olmuş çikolata. Bu özelliği, büyük olasılıkla, bir afrodizyak olduğuna dair varolan inançtan ve de cinselliği ve aşkı çağrıştıran imgelerinden kaynaklanıyor.
Çikolata her zaman, bir armağan olarak aşkın göstergesi, bir sembol olarak şehvetin ifadesi ve bir lezzet olarak da cinselliğin daveti anlamlarını taşıyor.
Bu durumun en basit ve güzel göstergesiyse, aynı zamanda çikolatanın en keyifli işlevlerinden birisi: Çikolata en bilindik, en klasik "Sevgililer Günü" armağanlarından... Kalp şeklinde objelerin hediye edilmesinin adet olduğu bu özel günde, dünya üzerinde en fazla tercih edilen seçeneklerden birisinin, kalp biçiminde çikolatalar olduğu biliniyor.







Çikolata Hakkında Tarifleri Diğer Konular



(5 adet Çikolata Hakkında 91,473 defa bakıldı)

1 2 3 4 5

lezzetler.com
Site Hakkında
Kullanım Kuralları
Üyelik Kuralları
Gizlilik Bildirimi
Hediyeli Üyelik
Alan Adlarımız
Bölümler
Yemek Kitapları
Mütevazı Lezzetler® Yemek Kitabı
Mütevazı Lezzetler® İkramlar
Mütevazı Lezzetler® Kurabiyeler
Mütevazı Lezzetler® Çorbalar
Mütevazı Lezzetler® Pilavlar
Mütevazı Lezzetler® Videoları
Mütevazı Lezzetler® Fotoğrafları
Mütevazı Lezzetler®
Mütevazı Lezzetler® Sertifikaları
Mütevazı Lezzetler® Türkçe
Mütevazı Lezzetler® Azəricə
Mütevazi Lezzetler® English
Mütevazi Lezzetler® Español
Mütevazi Lezzetler® Deutsch
Mütevazi Lezzetler® Français
Mütevazi Lezzetler® Italiane
Скромные Вкусы® Русский
لذيذ المتواضع ®عربية
Video Sunucuları
video.lezzetler.com
video.ml.md
Youtube
Dailymotion
Facebook
İzlesene
Mynet
Sosyal Medya
lezzetler.com facebook uygulaması
lezzetler.com facebook sayfası
lezzetler.com twitter sayfası
Mütevazı Lezzetler® facebook sayfası
Mutevazı Lezzetler® X sayfası