|
|
AŞURE GÜNÜ |
|
ömer
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 31.01.2008
Mesajlar: 40 Şehir: Sinop |
Kısa URL: https://ml.md/lc21044
Gönderme Tarihi: 31.Oca.2008
2,621 defa indirildi / yazdırıldı
|
Mucizevi olayların yaşandığı bir ay olan 'Muharrem ayı', Allah katındada önemli bir aydır. "Şehrul-lahi'l-Muharrem" olarak meşhur olan, yani "Allah'ın ayı Muharrem" olarak bilinen Muharrem ayı, ilahi bereket, ihsan ve keremin coştuğu bollaştığı bir aydır. Hicri takvime göre Muharrem ayının onuncu günü olarak bilinen Aşure Günü'nde, o aya özel hazırlanan Aşure tatlısını bilmeyen ya da tatmayan yoktur.
Hadis kitaplarına göre ise, bu güne bu ismin verilmesinin hikmeti, o günde Cenâb-ı Hakk'ın on peygamberine on değişik ikram ve ihsanda bulunmasındandır.
7 farklı tadın birleştiği adres "Aşure" nin hikayesi...
"Nuhun Gemisi", tufan dinip Cudi dağına oturduğunda, gemidekiler Allah'a şükretmek için bir kutlama yapmak isterler. Fakat geminin yiyecek ambarları neredeyse boşalmak üzeredir. Bunun üzerine yiyecek olarak ne bulurlarsa hepsini biraraya getirip bir çorba pişirirler ve aşure ortaya çıkar. Bu karışımlı aşure günümüzde 7 veya daha fazla malzeme çeşidinin birlikte pişirilmesiyle hazırlanır.
İşte böylesine kutsal ve önemli olayların yıldönümü olan bu mübarek gün ve gece, Saadet Asrından beri Müslümanlarca hep kutlanmıştır. Bu günlerde ibadet için daha çok zaman ayırıp, başka günlere nisbetle daha fazla hayır işlenir. Çünkü, Cenab-ı Hakk'ın bugünlerde yapılan ibadetleri, edilen tövbeleri kabul edeceğine dair hadisler mevcuttur. Türk mutfağının en eski ve geleneksel tatlılarından biri olan ve Kurban bayramından sonraki ay diye bilinen Muharrem Ayı'nda her evde bol miktarda aşure yapılır. Gelen misafirlere ikram edildiği gibi akraba ve komşulara da dağıtılır. "Allah kabul etsin" cümlesi ile alınan bu tatlı hediye dualara vesile olur.
|
Aşure ve Aşure Günü |
|
Saadet
Türkçe Admin
Kayıt: 12.07.2005
Mesajlar: 9327 Şehir: Ankara |
Kısa URL: https://ml.md/lc45043
Gönderme Tarihi: 24.Arl.2009
3,474 defa indirildi / yazdırıldı
|
Aşure, çorbaların en güzeli, en tatlısı, en bereketlisi... "Allah'ın ayı Muharrem" olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve keremin coştuğu ve bollaştığı bir aydır. Allah Teâlâ'nın ayı, günü, yılı olmaz fakat ahmetine ermenin önemli fırsat olduğu için Peygamber Efendimiz (sav) böyle buyurmuşlardır. Aşure gününün Allah'ın katında önemli bir yeri vardır. Aşure günü Muharrem ayının 10. günüdür. Kelime karşılığı on veya onuncu anlama gelmektedir.
Kur'an'da ise Fecr suresinin ilk ayetlerinde "And olsun ki Muharrem ayının ilk on gecesine" diye geçmektedir. Muharrem ayının 10. günü oruç tutularak aşure pişirmek adet olmuştur.
Aşure'nin hikâyesi
Aşure pişirmek Osmanlıdan sonra daha önem kazanmıştır, Nuh peygamber zamanından geldiği de bilinmektedir. Herkes aşurenin varoluş hikâyesinin Hz. Nuh tufanı ile başladığını bilmektedir. Hz. Nuh, Hz. İdris peygamberden sonra kavmine gönderilen peygamberden biridir. Aşurenin hikâyesi ise şu kıssaya dayanmaktadır:
Oğulları olan, Sam, Ham ve Yasef kendisine iman etmelerine karşın Kenan ve kavminden pek çok kimse ona inanıp iman etmez. 1000 seneden fazla Allah'ın emirlerini kavmine tebliğ etmesine karşın ne yazık ki çok zulme uğrar ve onların alaylarına maruz kalır. Sonunda kavmini Allah'a şikâyet eder. Allah, Hz. Nuh'a çok büyük bir gemi yapmasını emreder. Ve ona yardım etmesi için Cebrail (as) kendisine yardımcı gönderir.
Hz. Nuh emre itaat ederek büyük bir gemi yapar ve kendisine iman eden ne kadar mümin varsa onları gemiye bindirir. Her cinsten birer çift hayvanı da yanlarına alır. Ve Allah sonunda büyük tufanı koparttır. Gökten yağan yağmurlar ve yerden fışkıran sular bütün yeryüzünü kaplar. Ten nur'un kaynaması ile gemi hareket eder. Sadece gemiye binen müminler kurtulur. Gemi aylarca suda kalır. Bu zaman zarfında yanlarına aldıkları yiyecekler tükenmeye başlar. Geriye kalan yiyecekleri bir kazanda toplayarak bir çorba pişirmeye başlarlar. O zamanda yapılmış çorbaya bugün Aşure diyoruz. Aşurenin hikâyesi de bir rivayete göre bu kıssaya dayanmaktadır. Yüzyıllardan bu yana değişmeyen bir gelenek haline gelmiştir Aşure. Osmanlı zamanında bu aya çok önem verilir idi. Muharrem ayının 10. günü oruçla başlanırmış güne, kazanlarca aşureler yapılıp eşe dosta, konu komşuya dağıtılırmış. O zamanda aşure dağıtan gönüllü "aşure sebilcileri" varmış. Fakire, fukaraya aşure dağıtırlarmış.
Aşurenin faydaları
Aşurenin içinde bulunan malzemelerin hepsinin insan sağlığına önemli katkıları bulunmaktadır. Fasulye, nohut, kura üzüm, buğday, kuru incir, kuru kayısı vb... malzemelerin her birinin farklı yararının olduğu ve hepsinin de bir çorbada bulunması çocuklar açısından da önemli bir besin kaynağı oluşturmaktadır. Tahıl ve kuru baklagiller birlikte kullanıldığı için protein, kuru meyveler kullanıldığı için de yoğun vitamin barındırır.
Buğday, nohut, fasulye, kuru üzüm, kayısı, badem ve ceviz gibi yaklaşık 10 baklagil, meyve ve sert kabuklu yiyecekler katılıyor. Bunun dışında bazı bölgelerde haşhaş, susan, nar, kenevir, kuru elma ve portakal gibi malzemeler de eklenebiliyor. Kişiden kişiye ve damak zevkine göre içine değişik besinlerde katılabilir.
- Aşure içinde sadece bitkisel yağlar olduğu için de kolesterol bulunmaz.
- Aşurenin B2, B1, C, A vitamininin yanı sıra bol miktarda demir, çinko, fosfor, kalsiyum ve sodyum içerdiğini de anlattı.
- Aşurenin sağlık için daha sık tüketilmelidir.
- Aşure, özellikle çocuklar için büyük bir enerji kaynağıdır.
- Tatlı olarak çocukların kolaylıkla tüketmesi sağlanabilecek aşure, vücut direncini artıracaktır.
- Vitamin ve mineral deposu olan aşure, vücudun daha dirençsiz kalabildiği bu dönemlerde mutlaka tüketilmelidir.
- Aşure sadece bir ay değil diğer aylarda tüketilmedir.
- Kış aylarında soğuk ve hastalıklara karşı gerekli olan enerji, vitamin ve minerallerin önemli kısmı aşurede bulunmaktadır.
İç Anadolu'da "Kurban kestiysen aşure de pişireceksin" diye bir gelenek olduğu söylenilir. Dilden dile pelesenk olmuş bu söz, kimilerine göre yapılmasını dahi şart koşmuştur. Hatta kurbandan kalan et saklanılır. Pişen aşurenin içine bir parça da et konulur. Bazı kasabalarda ise aşurenin içerisine kuyruk yağıda katılmaktadır. Denizli yöresinde aşurenin yanında keşkek de pişirilir. Bazı yörelerde şeker yerine pekmez katılır. Çorum'da "pekmezli hedik" de denilmektedir. Antep yöresinde ise içerisine anason da eklenilir. Ege bölgesinin çeşitli illerinde damla sakızı da katılmaktadır.
Aşure günü olan önemli olaylar;
Yerlerin ve göklerin yaratılması
Hz. Ömer'in tövbesinin kabul
Hz. Nuh'un tufandan kurtulması
Hz. Yunus'un balığın karnından çıkması
Hz. İdris'in göğe çıkması
Hz. İbrahim'in dünyaya gelmesi ve ateşten kurtulması
Hz. Süleyman'a saltanat verilmesi
Hz. Eyyub'un hastalıklarından kurtulması
Hz. Musa'nın Kızıldeniz'i geçmesi ve Firavun'un helak olması
|
Tufandan Kalan Hediye Aşure |
|
kaide
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 27.10.2014
Mesajlar: 37 Şehir: Mardin |
Kısa URL: https://ml.md/lc102851
Gönderme Tarihi: 09.Kas.2014
1,986 defa indirildi / yazdırıldı
|
Metin Okutan
Aşûre, Arapça kökenli bir kelime ve on, onuncu anlamına geliyor. Hz. Hüseyin'in Kerbalâ'da şehit düştüğü gün de Muharrem ayının onuncu gününe tekabül ediyor. Müslümanlar 10 Muharrem'de 2 günlük oruç tutup aşûre pişirir ve eşe dosta dağıtır.
Tufandan kalan hediye: Aşure
Takvimler 10 Muharrem'i gösterdiğinde mutfaklarda aşûre kazanları, tencereleri kaynamaya başlar. Bereketin, birliğin, dirliğin adıdır aşûre, paylaşmaktır, bir olmaktır. İnsanlığın en kadim yiyeceklerindendir. Nuh Tufanı ile ilişkilendirilir. Tufan bitip sular çekilince gemi halkı, kurtuldukları için oruç tutarlar ve kalan erzaklarla da bugün severek yediğimiz aşûreyi yaparlar. O gün bu gün hâlâ yapılıp yeniyor. Üstelik yalnızca İslâm dünyası ile de sınırlı değil. Pek çok kültürde ana malzemesi buğday olan, aşûre ve benzeri yiyecekleri görmek mümkün.
12 İMAM HÜRMETİNE
Aşûre Arapça kökenli bir kelime ve on, onuncu anlamına geliyor. Hz. Hüseyin'in Kerbalâ'da şehit düştüğü gün de Muharrem ayının onuncu gününe tekabül ediyor. Müslümanlar 10 Muharrem'de 2 günlük oruç tutup aşûre pişirir ve eşe dosta dağıtır. Alevî inancına göre, 12 imam hürmetine 12 gün oruç tutuluyor, bu süre zarfında asla hayvani bir gıda yenmiyor, orucun son günü 12 malzemeyle pişirilen aşûre ile de oruçlar açılıyor.
ŞEKER YERİNE PEKMEZ
Aşûre yapımında bazı püf noktaları var. Söz gelimi, kuru inciri biraz fazla kaçırırsanız rengi kararır. Oysa böylesi pek makbul değildir. Kimi yörelerde içine atılan bir miktar pirinçle daha "aydınlık" bir aşûre yapmak zor değil. Şeker yerine pekmez kullanmak ayrı bir güzellik. bazıları gül suyu koyarken, bazıları da bir çay bardağı suya bir tutam karanfil katıp 5-10 dakika kaynatıyor, bu karanfilli suyu aşûreye katarak güzel bir rayiha yakalayabiliyor.
İLK KAŞIK KUŞLARA
Rahmetli annemin, ocaktan indirdikten sonra üzerine biraz portakal kabuğu rendelemesini, hem koku hem de tat açısından bir zenginlik olarak görmüşümdür. Daha bereketli olsun diye henüz hiç kimse yemeden, tencereden bir kaşık alınarak, insan ayağının değmediği bir yere bırakılır ki kurtlar ve kuşlar da bu kutlu yiyecekten nasiplensin.
Osmanlılar zamanında ölmüşlerin ruhuna hediye edilirdi
Osmanlı zamanında ise konaklarda aşûre pişince hâne sahibine haber verilir. Evden bazıları mutfağa iner, kazanın etrafına oturur, bir Yasin Sûresi ve bir Mülk Sûresi okunur, hâsıl olan sevabı o hâneden gelmiş-geçmiş ölmüşlerin ruhlarına hediye edilir. Kazanın üzerine kapatılan tepsi kaldırılır, herkes buhar suyunu uğurludur diyerek gözlerine sürer. Bir tabağa alınan ilk aşûre dışarı gönderilmez, bereket getirsin diye hânede alıkonur.
Daha sonra aşûre, elvan renk Saksonya testilere, kapaklı ve tabaklı kıymetli kâselere boşaltılır, üstlerine şam fıstığı, çam fıstığı, kuş üzümü, mevsimi ise bir miktar nar tanesi serpilerek kapakları kapatılır, her birinde birer çift kâse olmak üzere süslü tepsilere konur, tepsilerin üstü beyaz örtü ile bağlanarak kibar ahbaplara gönderilirdi.
Getiren adama bahşiş verilip kaplar iade edilir. Geri kalanı büyük kâselerle yakın ahbap ve komşulara dağıtılır. Kâselerin yıkanmadan geri verilmesi ayıp sayıldığından güzelce yıkanıp öyle verilir.
Osmanlı sarayında pişen aşûre ise biraz farklı. Süzme Saray Aşuresi olarak adlandırılan bu "murassa lezzet" bu haftaki tarifimiz. İster "normal" aşûre yapın, isterseniz süzme aşûre, ama mutlaka yapın, yiyin, dağıtın, paylaşın. Muharreminiz bereketli olsun...
YAPIMINA AKŞAMDAN BAŞLANIRDI: Aşûrenin dinî bir yanı olur da tarikat dergâhları, tekkeler buna bigâne kalabilir mi, elbette kalamaz. Bektaşî Tekkeleri'nde aşûre yapımına akşamdan başlanır. Hacibektaş'taki dergâhta, bu iş için tekkede kullanılan siyah dev kazan kutsal sayılır. Eskiden toplu olarak yapılan aşûre için her aile gücü nispetinde malzeme yardımı yaparmış.
Mevlevîler arasında ise aşûre pişirme geleneği 15. yüzyılda, Divane Mahmud Çelebi'ye İran'ın Meşhed Şehri'ndeyken bir aşûre kazanı hediye edilmesiyle başlamıştır ve aşûre Muharrem ayının onuncu günü değil, Caferâbâd'da Yusuf Sineçâk'ın ölüm gününde yapılıp yenmiştir.
|
Aşurenin Hikayesi |
|
Göksen
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 23.01.2015
Mesajlar: 6647 Şehir: Adana |
Kısa URL: https://ml.md/lc107951
Gönderme Tarihi: 28.May.2015
1,961 defa indirildi / yazdırıldı
|
Kahramanmaraş Valiliği
Hacı Ali Özturan
Nuh A.S.ın kavmi azıtınca yüce Tanrı bu kavmi cezalandıracagını, ancak inananların zarar görmemesi için Hz.Nuha büyük bir gemi yapmasını emreder. Bu geminin kerestesini saglamak amacıyla Hz.Nuh bir fidan diker.
Bu fidan dalsız ve yapraksız olarak o denli büyür ki, gemi yalnızca bu agaçtan yapılır. İnananlar bunun bir mucize oldugunu kabullenirler. Marangozların pîri olarak kabul edilen Nuh A.S. Cebrail A.S.ın tarifi ile dünyanın ilk denizler arası gemi olan o büyük gemiyi yapar. Kendisine inananları gemiye çagırır. Büyük bir tufan olacagını ve yer yüzünde hiç kara parçası kalmayacagını.
Tanrının azabından kurtulmak isteyenlerin gemiye binmesini söyleyip durur. Hz Nuhun esi de aralarında olmak üzere pek çok kimse gemiye binmez. Hz.Nuh gemiye her hayvandan bir çift alır.İnananlarla birlikte gemiye binerler. Yanlarına alabildiklerince yiyecek alırlar.
Derken yagmurlar yagmaya baslar. Çukurlara sular doldukça gemi yüzmeye, inanmayanlarsa yüksek tepelere çıkmaya baslarlar. Günlerce süren yagısların sonunda her yer su altında kalır. Yalnızca gemiye sıgınanlar kurtulur.
Gemidekiler yanlarına aldıklarnıı yiyerek yasarlar. Ama yiyecekleri giderek azalmaktadır. Günün birinde bir güvercin gemiden havalanır ve az sonra gagasında bir zeytin dalı ile gemiye döner. Suların çekilmeye basladıgını anlayan Nuh A.S. çok azalan yiyeceklerin tamamının karıstırılarak yemek yapılmasını ister. O gün 10 muharrem oldugu için bu yemege arapça on anlamına gelen asereden dolayı asure denmistir.
|
Aşure Günü Hakkında |
|
gül
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 08.08.2007
Mesajlar: 10638 Şehir: izmit |
Kısa URL: https://ml.md/lc174709
Gönderme Tarihi: 21.Ekm.2023
169 defa indirildi / yazdırıldı
|
Aşure Günü, hicri yılın ilk ayı olan Muharrem ayının 10'uncu günüdür. İslam kültüründe önemli bir yeri ve kıymeti olan bir gündür. Asırlardır eski gelenek devam ediyor, ocaklarda aşure kaynatılıyor. İslam dinine göre, aşure tatlısı için para harcamak büyük sevaptır. Yapılışı zahmetli, tadı mükemmel aşurenin içinde onlarca ayrı malzeme var; hepsi hem ortak lezzet yaratıyorlar, hem de kendi farklılıklarını muhafaza ediyorlar.
Aşure kelimesinin kökeni Arapça'ya dayanmaktadır. Aşure, Arapça kökenli 'aşara' fiilinden türetilmiştir. 'Aşara' fiili, 'on' anlamına gelir ve Arapça takvimde Muharrem ayının 10. gününe denk gelir. Bu nedenle, Muharrem ayının 10. gününe Aşure Günü denir ve o gün özellikle bir tatlı çeşidi olan aşure yapılıp paylaşılır. Aşure kelimesi, Türkçe'de geleneksel bir tatlı çeşidini ifade etmek için kullanılmaktadır.
Aşure, genellikle buğday, nohut, fasulye, kuru üzüm, kuru kayısı, ceviz, fındık, badem, kuru incir, kuru üzüm gibi baklagiller ve kuru meyvelerden oluşur. Ayrıca, tarçın, şeker, su, süt veya pekmez gibi tatlandırıcılar da kullanılır.
Aşurenin pişirilmesi uzun bir süreçtir ve malzemeler yavaş yavaş kaynatılarak lezzetli ve besleyici bir karışım elde edilir. Aşure, geleneksel bir tatlı olmasının yanı sıra, toplumsal bir dayanışma ve paylaşma simgesidir.
Aşure geleneği, asırlar öncesinden geliyor. Rivayete göre; Nuh Peygamber ve ona inananlar, tufandan kurtulduktan sonra karaya oturan gemilerinde kalan yiyecekleri bir araya getirip bir yemek pişirir. Buna da aşure adı verilir.
Çok eskiden beri yapılan aşure aşı, Osmanlılar döneminde sarayda da pişirilir, aşure testisi adı verilen özel kaplarla da saray dairelerine ve halka birkaç gün süreyle dağıtılırmış.
Aşure, jöle gibi berrak olamaz çünkü yapısına aykırı. Buğday ona gizemli bir buğu katar. Az buğday konup kıvam almayan bir aşureye nişastayla kıvam vermek kabul edilemez. Çünkü buğday, aynı zamanda uçuk kahverengiyle koyu krem rengi arasındaki hassas çizginin temel kaynağıdır.
Aşurenin lezzeti ılıkken doruk noktasındadır. Soğuduğunda muhallebi tadına yakınlaşır. Yapı itibariyle doğal malzeme içeren aşure tatlısı, buzdolabında saklanmalı. Ama uzun süre de beklememeli, aksi takdirde sulanır ve ekşir.
|
|
AŞURE GÜNÜ Tarifleri Diğer Konular
|
|