Yemek renklerinin iştah üzerindeki güzel ve hoş tesirlerini kimse inkâr edemez. Yemeklerde birbirinden ayrılmaz, üç esas aranmaktadır. Bunlar da, renk, manzara ve lezzettir.
Nar gibi kızartılmış bir etin rengi ve manzarasiyle beraber, kalitesi de yüksek olmalıdır. Yoksa, renk ve manzaranın ne kıymeti kalır? Ve iyi kalite bir yemeğe de iyi bir renk ve manzara temin edilmezse, o da iştiha açmaz ve takdir kazanmaz.
Bu sebepten, büyük ziyafetlerde ve titiz aile sofralarında elektrik aydınlıklarının masa üzerine getirilecek muhtelif yemeklerin renklerini değiştirdikleri görülmektedir.
Meselâ, kırmızı ampuller altında, mükemmel bir hindi, mavi ampuller altında, balıklar siyahımtırak renkler alırlar.
Demek oluyor ki, muhtelif renklerin, sofra manzarasını bozdukları sabit olduğundan, iştihayı muhafaza için, tabiî renkten ayrılmamalıdır.
Varılan sonuça göre, sofraya sunulacak yemeklerin renkleri güzel olmalıdır.
Ayni zamanda, yemekleri, tabaklara intizamlı ve tertipli bölmelidir ki, manzaraları da hoş olsun.
Zira, altı üstüne gelmiş, dolmaların içleri patlamış, böreklerin peynirleri dağılmış ve nihayet karma karışık bir yemek iştihayı tamamiyle kapar.
|