|
|
Reflü |
|
özgün
Aşçıbaşı
Kayıt: 28.12.2010
Mesajlar: 20 Şehir: Adana |
Kısa URL: https://ml.md/lc58936
Gönderme Tarihi: 28.Arl.2010
3,842 defa indirildi / yazdırıldı
|
Dr. Celalettin Güner
Reflü, midedeki asidin yemek borusu içine kaçışı sonucunda ortaya çıkar. Mide içeriğinin yukarı, yutma borusunun içine doğru kaçması ise son derece ciddi sıkıntılara yol açar. Halk arasında reflü hastalığı dendiği zaman anlaşılan; genellikle asit olan mide içeriğinin fazla miktarda yutma borusunun içine ve ağza/genize doğru geri kaçmasının sonucunda ortaya çıkan şikayetlerdir. Bu kaçak belli bir sürenin ve miktarın üstünde olunca, ciddi problemlere yol açan önemli sağlık sorunları ortaya çıkar. Reflüden ve yol açabileceği sıkıntılardan korunmak için bazı noktalara dikkat etmek ve hayatımızdaki bazı alışkanlıkları değiştirmek gerekebilir.
Reflü nedir? Nasıl ortaya çıkar?
Bilindiği gibi sindirim sistemi yukarıdan aşağıya doğru çalışan bir sistemdir. Sindirim sistemimizdeki içeriğin hareketi ağızdan yutma borusuna, yutma borusundan mideye ve mideden de onikiparmak barsağına doğrudur. Normal olarak bunun tersine, yani mideden yutma borusuna, ya da onikiparmak barsağından mideye doğru bir içerik kaçışının olmaması lazımdır. Böyle bir kaçışın söz konusu olduğu durum, reflü olarak adlandırılmaktadır. Mideden yukarı, yutma borusu içine kaçan içerik sadece asit özelliğinden değil kimi zaman da onikiparmak barsağı kapsamını da içerebildiğinden yutma borusunda hasara yol açar. Zamanımızda yeni yeni tanınmaya başlanan reflü hastalığı üç kategoride ele alınmaktadır:
1) Gözle görünen bir tahribatın olmadığı (non-eroziv) reflü: En sık gözlenen reflü türüdür. Tipik reflü şikayetleri olmasına karşın endoskopik olarak yutma borusunda ciddi bir hasar tespit edilemez. Uzun dönemde ciddi komplikasyon ve kansere dönüşüm riski yok denecek kadar azdır.
2) Gözle görünen bir tahribatın olduğu (erozlv) reflü: Tipik şikayellerle seyreder ancak endoskopide yutma borusunun alt ucunda ciddi tahribat yani "erozyon" saptanır. Bu durum tedavi edilmediğinde ileride sıklıkla daha ciddi sorunlara yol açar.
3) Barrett oluşturmuş reflü: Barrett durumu ise uzun süreli ve tedavisi aksamış reflü hastalığının hiç istenmeyen bir türüdür. Yutma borusu alt ucunda kanser riskinde artmaya işaret eder.
Reflü hastalığının en sık karşılaşılan 3 nedeni vardır. Bunlardan birincisi; göğüs kafesi ile karın boşluğu arasının tamamını kaplayan diyafram denilen kasın, yutma borusunun geçtiği deliği sardığı kısmının sıkı oluşudur. Bu sıkılığın gevşemesi, halk arasında "mide fıtığı" olarak bilinen bir duruma yol açar ve bu da reflü oluşmasına yol açabilen önemli bir etkendir. Reflü hastalarının yaklaşık yüzde 40'ında mide fıtığı mevcuttur ve reflü ancak bu bozukluk cerrahi olarak giderilirse tam anlamı ile ortadan kalkabilir. İkinci neden; yutma borusu alt ucu ile midemizin birleşmesi esnasında oluşan dar açıdır. Bu açının bozulması da reflüye zemin hazırlayabilmektedir. Üçüncü ve belki de en önemli neden ise yutma borusu alt ucumuzda var olan, farklı yapıda çevreleyici bir kas mekânizmasıdır. Alt yutma borusunu büzücü görevi olan bu kasın fonksiyonunun kusursuz oluşu, reflüden koruyan en önemli mekânizmadır. Bu büzücü normal şartlarda hep kasılı durmakta ve ağızdaki bir lokma yutma borusuna nakledildiğinde kendiliğinden gevşemektedir. Yemek yemezken bu büzücü mekânizmanın ara sıra da olsa geçici ve kontrolsüz gevşemeleri reflü hastalığının oluşumunda en önemli etkenlerden biridir.
Reflünün belirtileri nelerdir?
Reflü bulunan hastalarda mideyle ilgili hiçbir belirti olmayabilir veya aşağıdaki belirtilerden biri veya birkaçı birlikte bulunabilir:
Midede yanma
Göğüs kafesi arkasında yanma
Mide suyunun yemek borusuna doğru yükseldiğinin hissedilmesi
Boğazda takılma ve yabancı bir madde varmış hissi
Yutkunma güçlüğü
Sık boğaz ağrısı
Aralıklı veya sürekli ses kısıklığı ve diğer ses problemleri
Boğazda yabancı bir madde veya şişlik varmış hissine bağlı sık sık boğaz temizleme alışkanlığı
Nedeni bulunamayan müzmin öksürük
Kimler reflü riski taşıyor? Nasıl tedavi ediliyor?
Ufak bebeklerden çok yaşlı kimselere kadar herkes reflü hastalığı riski taşımaktadır. Ancak en sık 30-40 yaş grubunda ortaya çıkmaktadır. Şişmanlık, bazı genetik özellikler ve karın içi basıncını arttıran nedenler risk faktörü olarak sayılabilir ama bunlar ön koşul değildir. Bebeklerdeki reflü durumları sıklıkla bebeğin gelişimi ile birlikte ileri tedavi gerektirmeksizin ve sıklıkla 4 yaşına kadar kendiliğinden düzelir. Hamilelik de karın içi basıncında artma sonucu reflüyü tetikleyen bir durumdur ve gene doğumu takiben çoğu hamilelikle tetiklenen reflü durumları düzelmektedir.
Reflü öylesine sık bir problemdir ki, günümüzde reflüden şikayetçi olan insanların sayısı hayli fazladır. Reflü hastalığı, zamanımızın en sık rastlanılan sindirim sistemi hastalığıdır. Ülkesine göre değişmekle birlikte reflü hastalığı tüm nüfusun yüzde 40'ını etkilemekte ve yaklaşık her beş kişiden biri reflü belirtileri nedeni ile tedavi aramaktadır. Ancak reflüden şikayet edenlerin sayısı artarken, tanı ve tedavisindeki gelişmeler de hızla artış göstermektedir. Artık endoskopi, PH metre ve manometre sayesinde çok tarafsız biçimde tanı konulabilmekte, diğer hastalıklardan daha iyi ayırıcı tanı yapılabilmekte ve dolayısı ile en uygun tedavi de planlanabilmektedir. Artık bilinmektedir ki, eskiden astım, geniz problemleri nedeni ile yıllarca değişik tedavilere tabi tutulan hastaların asıl problemi aslında reflü olabilmektedir ve zamanımızda reflünün tanısı kolaylıkla konulabilmektedir.
Reflü tedavisindeki gelişmeler de oldukça başarılıdır. "Laparoskopi", yani karnı kesmeden uygulanan basit bir cerrahi girişim reflü hastalarının tüm sıkıntıları kalıcı biçimde son bulabilmektedir. 1991 yılında ilk kez yapılmış olan laparoskopik cerrahi artık yılda 50 bin civarı hastaya uygulanmakta olan rutin bir girişim olmuştur.
Reflüden nasıl korunulur?
Yaşam tarzında yapılacak bazı basit düzenlemelerte reflüden korunmak mümkündür.
Az miktarda ama sık ve düzenli yemek yiyin.
Yatarken vücudun üst kısmı ile başın yüksekte olmasını sağlayın. Bunun için yastık sayısını arttırabilir veya yatağın baş kısmını yükseltebilirsiniz.
Yemekten sonra en az 2 -3 saat yatağa girmeyin, uzanmayın.
Yiyecekleri yavaş yiyip, iyi çiğneyin.
Çok sıcak ya da çok soğuk yemeyin.
Stresten mümkün olduğunca uzak durmaya çalışın.
Dar ve beli sıkan giysiler giymeyin.
Fazla kilolardan kurtulun. Çünkü karın iç basıncı artacağından yakınmalar şiddetlenebilir.
Kolalı içecekler, fast food, kahve, çikolata, yağlı, acılı, baharatlı yiyeceklerden kaçının.
Sigarayı azaltın, mümkünse bırakın.
Kullanmakta olduğunuz bazı ilaçlar, mesela ağrı kesiciler reflüyü arttırabilir.
Gebelikte karın içi basın artışı da reflüye neden olabilir.
Beslenme diyetinize dikkat edin.
Şu gıdalardan mümkün oldukça kaçının:
1) Çay, kahve, nescafe, kolalı ve karbonatlı içecekler, konserve meyve suları.
2) Kızarmış et veya tavuk, sakatat, sucuk, salam vs.
3) Sahanda yumurta, tulum peyniri.
4) Kuru fasulye, nohut, mısır gibi gaz yapıcı gıdalar.
5) Kızartmalar.
6) Çikolata, kuruyemiş, yağda kızartılmış hamur tatlıları, tahin helvası.
7) Margarin, kuyruk yağı.
8) Acılı baharat, turşu, sirke, sarımsak, limon tuzu.
|
|
Reflü Tarifleri Sağlık Konuları
|
|